Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ocak, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yürüyen Köşk | Atatürk'ün Ağaç Sevgisi

   Günümüzde çevreye ve doğaya düşman insanlar o kadar çokken, geçmişte Atatürk tarafından doğaya nasıl davranılacağının en güzel örneğini verilmiştir. Atatürk'ün yürüyen köşk olarak bilinen bu anısı şöyle yaşanmıştır.   Gazi Mustafa Kemal, Bursay'ı ziyarete giderken Yalova iskelesin yakınından geçerken, Yalova Millet Çiftliği'ndeki ulu bir çınar dikkatini çekti, yatın durdurulması emrini veren Atatürk, tekneyle karaya çıkarıldı. Çınarın gölgesinde bir süre dinlendi etrafı inceleedikten sonra, ulu çınarın etrafına bir köşk yapılması emrini verdi. Atatürk'ün bu emri ile 21 Ağustos 1929'da köşkün yapımına başlandı, 22 gün sonra 12 Eylül tarihinde köşkün yapımı tamamlandı.    1930 yılında Millet Çiftliği görevlileri, çınarın dalının köşkün camına uzandığını ve zarar verdiğini bu dalın kesilmesi gerektiğini söyleyerek Atatürk 'ten izin istediler. Buna asla müsade etmeyen Atatürk, çınar'ın dalının kesilmesi yerine köşkün raylar üzerinde başka bir yere kay

Vatan Şairi Namık Kemal

      Namık Kemal 21 Aralık 1840'da Tekirdağ'da dünya gelmiş, Türk Milliyetçiliğinin öncü isimlerinden, Genç Osmanlı'lar harekatına mensup, Tanziman Dönemi olarak adlandırılan edebi dönemde var olmuş şair, yazar ve devlet adamıdır.       Tanzimant döneminin öncü isimlerindendir. Vatanseverlik, milliyetçilik, hürriyet, millet kavramlarını ilk kez edebiyatımıza sokan kişi olarak kabul edilir. Heyacanı, öne atılma isteği onu dönemin sanatçılarından daha öne çıkaran özelliğidir.       Şiir'den başka, makale, eleştiri, gezi yazısı, mektup, tiyatro, roman türünde de eserler vermiştir. Gazeteler de yazarlık yaparak dönemin devlet yöneticilerine ağır eleştirilerde bulunmuştur. Yurt dışında çıkarılan ilk gazete olan Hürriyet'i Londra'da Ziya Paşa ile 1868 de çıkartmıştır, daha sonra Ziya Paşa Cenevre'de bu gazeteyi tek başıan çıkartmaya devam etmiştir.     Vatan Yahut Silstre :     Namık Kemal 1872 yılında yaşamının son yıllarında Gelibolu'dan İstanbul&#

Fransız İhtilali (Devrimi)

  1789 yılında dönemin sanat ve bilim önderleri öncülüğünde Fransız halkının Kral'ın baskılarına ve Monarşi'ye isyan etmesidir. Fransız Devrimi bir dönüm noktası olarak kabul edilier özelliklede Avrupa Tarihi açısından. Fransız İhtilali ile dünyaya Adalet, Eşitlik, Özgürlük, Milliyetçilik gibi kavramlar yayılmıştır. Fransız İhtilali önemi bakımından Evrensellik niteliği taşır.    Fransız ihtilali mutlak monarşiyi yıkmış yerine Cumhuriyet kurulmuştur. Roma Katolik kilisesi yani Papa ciddi reformlar yapmak zorunda kalmıştır. Fransız ihtilali ile çok uluslu yapıya sahip bütün devletler "Milliyetçilik" akımının etkisiyle kısa sürelerde yıkılmıştır. Osmanlı'da bu Fransız İhtilalinden nasiplenmiş, Balkan ve Arap halkları da kışkırtmalar ve milliyetçilik etkisiyle Osmanlıya karşı isyan etmişlerdir.    Fransız devriminin nedenlerinden bazıları şunlardır ;  Avrupa'nın en kalabalık ülkesi olan Fransa'da ekonomik şartların giderek kötüleşmesi halkın durmunun

Ahmet Vefik Paşa

    Ahmet Vefik Paşa (1823-1891)    Osmanlı devlet adamı, diplomatı, çevirmen ve oyun yazarı.   Türkçülük hareketinin öncülerinden. İki defa Maarif Nazırlığı (Eğitim Bakanı) yaptı; ilk Osmanlı Meclis-i Mebusan'ında İstanbul vekili olarak yer aldı ve başkanlığı üstlendi; 4 Şubat 1878 - 18 Nisan 1878 ve 1 Aralık 1882 - 3 Aralık 1882 tarihleri arasında iki defa Başvekillik (Sadrazamlık, Başbakanlık) görevine getirildi.   İlk Türkçe sözlüklerden birisi olan “Lehçe-i Osmani”’nin yazarı olan Paşa, devlet adamlığının yanı sıra 16 dil bilen bir bilimadamıdır. Bursa valiliği sırasında bu kentte bir tiyatro yaptırmakla ün kazanmıştır.Ve bu tiyatro İstanbul dışında Anadolu da kurulan ilk tiyatro idi.   "Ahmet Vefik Paşa, Bursa valisiyken ilçeleri teftişe çıkardı. O günlerde Osmanlı camiasına dahil bütün milletler, milliyetlerini açıkça ifade eder, fakat imparatorluğun asıl unsurunu teşkil eden Türkler bunu sanki bir suçmuş gibi saklarlardı!.. Bursa, o tarihlerde bir isk

İslam Tarihi - Hz.Muhammed'in Katıldığı Savaşlar

    İslam Peygamberi Hz.Muhammed(sas) ömrü boyunca, barışçı yönü, güvenilir kişiliği ve karakteri ile ön plana çıkmıştır. Ancak peygamberliğini ilan ettikten sonra kendine inanalarla birlikte çoğu zaman çatışmalardan kaçmışsada bazı savaşların içinde bulunmuştur. Hz.Muhammed(sas), savaşı her zaman en son çare olarak görmüş ve İslamiyeti yaymak için Allah yolunda Gaza etmiştir. Bazı zamanlarda ise kendilerine saldıran, müşriklere karşı kendilerini savunmuşlardır. Hz.Muhammed(sas) yaşamı boyunca savaşları en son çare olarak söylemiş barışı hedeflemiştir. Bizde sizler için Hz.Muhammed(sas) katıldığı savaşları derledik.     Hz.Muhammed(sas) ömrü boyunca 9 savaşa katılmıştır. Bu savaşları kısa kısa incelemeye başlayalım BEDİR SAVAŞI (624) :      Müslümanlar hicretten sonra Mekke'de bıraktıkları malların karşılığını almak için, Mekke'lilerin bir ticaret kervanını ele geçirdiler. Hicretin 2. senesinde meydana gelen bu savaş Müslümanların zaferiyle sonuçlandı. Kendinden s

Atatürk Sarıklıları Astı Yalanı ve İstiklal Mahkemeleri.

   Günümüz insanların özellikle tarihi konularda bilinçsizce yorum yapmayı sever hale geldiler. Tarih gibi bir ülkenin en önemli araştırma meselesi olan alanı dahi günümüzde siyasete alet eder duruma geldiler. Bilgisi olmayan insanlar daha hiç bir şey araştırmadan, somut bir delil elde etmeden konu hakkında fikir beyan ediyorlar. Buda yalan bilgiler çöplüğünü oluşturuyor ve cahil insanlar bu denli saçma, alakasız bilgileri ideoljilerinin bir parçası haline getirmekten geri kalmıyorlar.            Tarihçiler... Şu an ülkedeki tarih profösörleri ne yaptığını bilmemektedir. Onlar bu durumdayken halkımızın bu yanlış bilgiler havuzundan çıkamamasını yadırgamamak gereki. Çıkar için televizyon programlarında işine geldiği gibi tarih anlatan, bu alanda uzman dahi olmayan kişiler ne yazık ki ülkemizde "ÜSTAD" diye anılıyor.        Şimdi gelelim benide rahatsız eden ve makaleme konu olan Sarıklıların sarık taktığı için asıldığı yalanı.    İstiklal Mahkemelerinden başlayalı

Türkler'in İslama Geçişi - 751 Talas Savaşı

   Talas savaşı 751 senesinde  Türkler(Karluk Türkler'i)&Abbasiler(Müslüman Araplar) ile Çin'liler arasında, bugünki Kırgızistan toprakları içerisnde bulunan Talas nehri civarında yaşanan savaştır. Bu savaş 5 ay sürmüştür ve kesin Türk+Abbasi ittifakının zaferi ile sonuçlanmıştır.  Bu savaş hem Türkler hem Araplar hem çinliler açısında oldukça önemlidir.        Orta Asya denetim altına almaya çalışan Abbasiler ve Çinliler'in karşılaşması sonucu çıkan bu savşta, Türkler'in Araplar'ın yanında yer almasının nedeni Orta Asya'da Çin egemenliği istememsidir. Zaten ezelden beri düşman oldukları Çinliler ile Taşkent'in işgal edilmesi ve Kuça valisi Kao Sien-tche'nin şehri talan edip Bagatur Tudun'u esir alıp Çine göndermesi ve Bagatur Tudun'un öldürülmesi üzerine kaçmayı başaran Bagatur Tudun'un oğlu Araplar'dan yardım istedi.     Olaydan bir sene önce de Emeviler yıkılıp yerini Abbasiler'e bırakmıştı. Emeviler'in Arap milliy

Atatürk 'ün Savaştığı Cepheler ve Savaşlar.

        Mustafa Kemal Atatürk askerlik hayatı boyunca bir çok cephede savaşmış, bir çok başarılar elde etmiştir. Bizde bu cepheleri sizler için derledik, sizlere bu cepheler ve Atatürk'ün bu cephelerdeki görevi ve etkisi hakkında bilgiler vericeğiz.  1-) TRABLUSGARP SAVAŞI : 1911-1912 seneleri arasında Osmanlı Devleti afrika da bulunan son topraklarında tutunmaya çalışıyordu. İtalyanlar bu bölgeye gözünü dikmişlerdi. Trablus ve Bingazi'yi işgal etmek için 29 Eylül 1911'de Osmanlı Devlet'ine savaş ilan ederek 5 Ekim tarihinde de bu bölgeye asker çıkarttı. Osmanlı'nın ise bu bölgede İtalyanlara karşı çıkabilecek ne yeterli askeri ne de yeterli mühimmatı vardı. Bundan dolayı bölgenin kurtuluşu ancak yerli halkın örügtlenmesiyle olacaktı. Osmanlı Devleti bölgeye Mısır ve Tunus üzerinden subaylar yolldı. Bu subaylar arasında Şerif lakaplı Mustafa Kemal'de vardı. 22 Aralıkta Tobruk Muharebesini kazandı. Dernede 16 ve 17 Ocak'ta taaruz sırasında gözünde

Lale Devri'nde Osmanlı Devleti

  Osmanlı Devletine gerileme döneminde yaşanmış, padişahı III.Ahmet olan devir'e Lale Devri denmiştir. Bu devre lale devri adının verilmesinin nedeni, padişah dahil saraay çevresinde Lale soğanı ekme merakının olmasıdır. Döneme bu ismin verilmesi şair " Yahya Kemal BEYATLI"ya aittir.     Lale Devri önemli isimlerinden biri de Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'dır. Barış yanlısı bir devlet adamı olarak bilinir bu nedenle 1718 senesinde Pasarofça antlaşmasını imzalayarak barış dönemini kapsayan Lale Devrini başlatmıştır ve 1730 Patrona Halil İsyanına kadar devam etmiştir.     Lale Devri'nde saray ve çevresi, zengin insanlar  zevk, sefa, eğlence  ve sarhoşluk içinde yaşamıştır. Zevk-ü sefa içinde yaşayan insanlar o kadar çığrından çıkmıştır ki  kagithane deresi civarinda gece duzenlenen eglencelerde kaplumbaglarin kabuklarina mum dikmek bunlari cayira cimene salmak ve akabinde meydana cikan hareketli tabloyu seyreylemek suretiyle zevk-ü sefanin son raddesi ya

Dünya Tarihinin En Kanlı Savaş ve İsyanları.

    İnsanlık var olduğundan beri bir çok kanlı savaşlar yaşanmıştır , milyonlarca insanlar savaş meydanında ölmüş , milyonlarca insan sakat , evsiz , yetim , dul kalmıştır . Bizde sizler için en büyük 10 savaşı derledik. Gelin dünya tarihi nde akla kazınmış bu savaşları hep beraber inceleyelim. 1-) II.Dünya Savaşı :       Dünaya henüz ilk yaşanan cihan harbinin yaralarını sarmamış, birçok devlet daha kendine  gelmemişken dünya tarihinin en kanlı savaşı 1939-1945 seneleri arasında meydana gelmiştir.  Almanya , İtalya , Macaristan , Bulgaristan, Romanya'nın başını çektiği "Mihver" denilen ittifak ile ABD, Birleşik Krallık, Fransa, Yunanistan, Çin gibi birçok devlette "Müttefikler" grubunu oluşturdular.          Müttefikler 16 milyon askeri , 45 milyon sivil toplamda 61 milyon kayıp verirken. Mihver devletleri 8 milyon askeri, 4 milyon sivil toplamda 12 milyon kayıp vermiştir. Hemen hemen 75 milyona yakın insan savaşta hayatını kaybetmi

Osmanlı İmparatorluğuna Başkentlik Yapan Şehirler

   Osmanlı İmparatorluğu 623 yıl hüküm sürdüğü Devletlik süresinde gerek stratejik nedenlerden doalyı , gerek şehirlerin fonksiyonlarından , gerek küresel önemlerinden , gerek coğrafi koşullardan dolayı dört kez başkent değiştirmiştri . İşte Osmanlı Tarihine başkentlik yapan iller ; SÖĞÜT (1299-1326) :   Osmanlı Devlet'inin kuruluşundan 1326 yılına kadar geçen 27 yıllık sürede Osmanlı Devlet'ine başkentlik yapmış olsada , bazı tarihçiler Söğüt'ü Osmanlı Devleti başkentleri arasına almamaktadır ve ilk Osmanlı başkenti olarak Bursa'yı kabul etmektedir . Ancak kendi düşüncülerimi dile getirmem gerekirse , Osm anlı Devletinin kuruluşundaki merkezi olan Söğüt Osmanlı Devleti'nin ilk başkentidir. BURSA (1326-1365)  : Kimi kaynaklarda Osmanlı Devleti'nin ilk , kimi kaynaklarda ikinci başkenti olarak kabul edilen Bursa , Osman Bey  tarafından   1306 senesinde kuşatılmaya başlanmış fakat ömrü yetmeyince oğlu Orhan Bey tarafından alınıp Başkent yapılmıştır . EDİ

Ergenekon ve Bozkurt Destanı Moğol Destanı mıdır ?

  Her milletin kendine ait destanları vardır , bunlar zamanla ağızdan ağıza dolaşarak üstüne abartılar , eklemeler konularak , yazınında icadıyla yazıya dökülerek günümüze ulaşmışlardır . Destanlar ait olduğu milletin kahramanlıklarını , mücadelelerini , yaşadıklarını , masllarını anlatır . Türkl tarihinde de kendisine ait destanlar vardır , biz bunlardan Bozkurt  ve Ergenekon destanlarını inceleyeceğiz .   Büyük Türk destanının en önemli parçaları , Ergenekon ve Bozkurt destanıdır . Ergenekon destanı Türk destanları arasında önemli bir yer edinmiş ve Türkler'in en önemli destanlarındandır . Ergenekon destanı , Bozkurt destanının devamı gibi yazılmış aynı değerler üzerine kurulmuştur . Türkler'in yayılışını , gelişimesini ve büyüyüşünü konu almıştır .   Bozkurt destanı kısaca özetlersek ; bir bozkurdun koruması altına girlmesiyle ya da yardımıyla Türkler'in soyunun devamının sağlanmasıdır . Ergenekon destanı ise , etrfı geçilmez dağlarla kaplı bir vadiye yerleşilmesi

Zübeyde Hanım Ölüm Yıldönümü

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'ın 94. ölüm yıldönümünde rahmetle anıyoruz.  1857 yılında Langaza / Selanik ' de dünyaya gelen Zübeyde Hanım ,  Hacı Sofu ailesindendir.Babası Sofuzade Feyzullah,annesi ise Molla Hanım lakaplı Ayşe Hanım'dır.O karmaşık eğitim dönemine rağmen okur yazar olması nedeniyle Zübeyde Molla olarak anılır.   İlk evliliği Ali Rıza Efendi'den 6 çocuğu olmuştur bunlardan , Mustafa ve Makbule hariç diğer 4 çocuğunu erken kaybetmiştir .1888 yılında da eşi Ali Rıza Efendi vefat etmiştir.   Langaza'da bulunan abisinin yanına yerleşen Zübeyde Hanım daha sonra abisine fazla yük olmaktan çekindiği için ikinci evliliği olan Ragıp Bey ile evlendi.Balkan savaşları sonrası Ragıp Bey ile olan evliliğini bitirip Selanik'ten ayrıldı ve kızı Makbule ile birlikte İstanbul / Beşiktaş'a yerleşti ve yaşamını bir süre orada devam ettirdi.  İzmir'de tedavi görürken 14 Ocak 1923 günü hayata gözlerini yumdu.1940 yılında ad

Mareşal Fevzi Çakmak

    Mereşal Fevzi Çakmak 12 Ocak 1876 Rumeli Kavağı , İstanbul'da Mustafa Fevzi adıyla dünyaya geldi. Babası Ali Sırrı Bey , annesi ise Hesna Hanım'dır.3 erkek 1 kız kardeşi vardır . Erkek kardeşlerinden Teğmen Muhtar Balkan Savaşları sırasında şehit düşmüş diğer erkek kardeşi Mehmed Nazif ise Çanakkale savaşı sırasında Conkbayırında şehit düşmüştür.Üçüncü kardeşi Samı Veteriner okuluna devam ederken vefat etmiştir. Öğrenim Gördüğü Okullar :  Rumelikavağı Sadık Hoca Mahalle mektebi. Sarıyer Özel Hayriye Okulu 1890 Kuleli Askeri Lisesi Harp Okulu Erkan-ı Harbiye Mektebi   Erkan-ı Harbiye mektebini bitirip Kurmay Yüzbaşı olarak mezun olunca , Genel Kurmay 4.şubeye tayin olmuştur.1902 yılında binbaşı , 1907 yılında Albay rütbesine yükselmiştir.Fakat 1909 yılında çıkarılan tasviye kanunu ile rütbesi yeniden albaylığa indirilmiştir.Ancak 1913 yılında yeniden albay 1914 yılında ise tuğgeneralliğe yükselmiştir.   I.Dünya savaşında Osmanlı ordusunda aktif görev almı

Teröre Lanet Olsun !

İzmir'de adliye binası yakınında , teröristler tarafından bomba dolusu araç patlatılarak , hemen ardından silahlar ile adliye sarayının taranması saldırısını şiddetle kınıyorum.Saldırıyı yapan hain soysuzlar güvenlik güçlerince gebertildiler biri ise aranıyor.. Buradan açıkca belirtmeliyimki her ne amaç taşıyosanız ne yapmaya neye hizmet etmeye çalışıyorsanız başaramayacaksınız şerefsizler vatanımızı bölemeyeceksiniz,bayrağımızı indiremeyeceksiniz, milletimize diz çöktüremeyeceksiniz hain amaçlarınızla beraber Allah'ın laneti üzerinizde olsun Mİlletimizin Başı Sağolsun ....